Dünden Yarına: Fabrikalar Kuran Kent
*Bu yazı Steel Orbis / Prime Dergisi Ekim 2021 sayısı 86-89. sayfalarda yayımlanmıştır.
Ayşegül Tabak
Karabük TSO Dış İlişkiler Müdürü
Türkiye Cumhuriyeti, bu 29 Ekim’de 98. yaşını kutluyor. Haliyle, erken cumhuriyetin nasıl gelişip serpildiğini, ağır sanayinin ve demir çeliğin bu gelişimdeki önemini ve elbette küçük bir kentin bu süreçteki büyük rolünü anlatmak için daha uygun zaman olamazdı.
Cumhuriyet Dönemi’nin 1932 ve 1936 yılları arasındaki ilk beş yıllık sanayileşme planlarının odağında; demir-çelik, kömür ve makine gibi temel endüstriyel hamleler yer alıyordu. 3 Nisan 1937 tarihinde sadece 13 haneli bir köyü olan Karabük Ovası üzerine Mustafa Kemal Atatürk’ün imzasıyla bugün hala ayakta duran ve büyümeye devam eden bir fabrikanın temeli atıldı. İngilizlerle yapılan iş birliğiyle İsmet İnönü tarafından vurulan ilk kazmanın akabindeki 2 yıllık çalışmanın ardından 9 Eylül 1939’da bir İngiliz endüstri geleneği de olan fabrikanın bacalarına yörenin genç kızlarının ismini verme alışkanlığıyla Fatma adı verilen ilk baca ateşlendi ve 10 Eylül 1939 tarihinde “İlk Türk Demiri” döküldü.
Fabrikalar kuran fabrika, Fabrikalar kuran kent…
Karabük Demir Çelik Fabrikası Türkiye’nin ilk ilk entegre demir çelik fabrikası ve çok sayıdaki büyük endüstriyel tesisin proje, imalat ve montajını gerçekleştiren lokomotifiydi. 13 haneli bir köyden “Cumhuriyet Kenti” olarak anılan, Fabrikalar kuran kozmopolit ve sosyo-kültürel gücü yüksek bir kent yarattı. “1 lira”lık sembolik fiyatla 1 Nisan 1995 tarihinde özelleştirilen fabrika, çalışanlar ve yöre halkına devredildi ve KARDEMİR A.Ş. olarak yoluna devam etmeye başladı. 1995 yılından bugüne zorlu dönemlerden geçmiş olsa da “Fabrikalar Kuran Fabrika” tarihinin en karlı dönemini geçirdiği 2021 yılında, 84 yaşındaki bir delikanlı gibi bacalarıyla hala göğe mavi ateşini yükseltiyor. Dünyanın en uzun rayını üreten, demiryolu rayı üretiminde Türkiye’nin tek milli markası olan şirket, bağlı kuruluşlarıyla birlikte yaklaşık 4 bin 500 kişiye istihdam sağlıyor. (“Fabrikalar Kuran Fabrika,” 2021)1
Kentin sektörel ihracatını zirvelerde tutan Mescier Demir Çelik, Işık Çelik, Kardemir, Kardökmak, Çağ Çelik, Çelikoğlu Demir Çelik, Çelsantaş Çelik Mamülleri, Yolbulan, Ve-Ca Dış Ticaret, Saka Demir Çelik, Emas Demir Çelik, MZA Demiryolu Malzemeleri, Aygünsan, Boskay Metal firmaları büyük bir hızla üretimlerine devam ediyor. Karabük’ün ihracatta amiral gemileri bu rekorun mimarları oldular. Pandemi döneminde cumhuriyet tarihinin rekor ihracatını gerçekleştiren Karabüklü Demir Çelik tesisleri kentin hala ülkenin en değerli ağır sanayi noktalarından olduğunun bir kanıtı. Öte yandan Üniversite-Sanayi iş birliğinin de güçlenmesiyle Karabük Üniversitesi ile Karabük Ticaret ve Sanayi Odası bu yıl Uluslararası 3 Nisan FENOFEM Sanayi Sanal Fuarı’nın ilkini gerçekleştirdi ve 1 yıl boyunca açık kalacak www.expofenofem.com ile beynelmilel bir B2B ihracat platformu kurdu. Kent, böylece 1937’deki şartlardan zamanın ruhuna yol alan bir sanayicilik anlayışıyla hareket edilebileceğini ortaya koyuyor; Karabük’ü var eden birliktelik bilincini devam ettirmenin de bir yolu olarak elbette…
Fabrikadan şehirciliğe bir kent kültürü örneği: KARABÜK
Karabük, erken cumhuriyetin akılcı yaklaşımıyla ilk ağır sanayi hamlesini bağrında büyüten şehir olmanın ötesine de geçti. 2013 yılında tüm ülkenin gündemine oturan İstanbul, Taksim Gezi Parkı dahil çok önemli şehircilik planları yapan Fransız Mimar Henry Proust aynı zamanda Karabük Demir Çelik Fabrikaları’nda çalışacak insanlar için bir yaşam alanı planladı. Münci Tangör gibi birbirinden kıymetli Türk mimar ve mühendisler de söz konusu Yenişehir bölgesinde ülkenin en başarılı mimari eserlerinden bazılarını inşa ettiler. Mimarisi ve eşsiz plancılığıyla Karabük, Yenişehir bölgesi 60’lı yıllarda Alman Sosyolog Gerhard Kessler’in Avrupa standartlarında yaşam kalitesine sahip oluşuyla övgüyle söz ettiği bir örnekti, sahip olduğu kent ruhuyla yaşayanların hatıralarında büyük izler bırakan doku ve sosyal yaşam standartları son yıllarda kan kaybına uğrasa da hala korunabilir ve işlevselleştirilebilir durumda. UNESCO Endüstriyel Miras Listesi’ne dâhil olma ihtimaline sahip olan Yenişehir’e TİCCİH (Uluslararası Endüstriyel Mirası Koruma Komitesi) de ilgi göstermeye başladı. Karabük Ticaret ve Sanayi Odası ise Türkiye’nin sanayi geçmişine sahip çıkmanın ve endüstriyel sosyal ve mimari mirasın korumanın önemine eğiliyor. Yenişehir bölgesinde yaşayan insanların hatıralarını www.yenisehirmiras.com üzerinde toplayan Karabük TSO, “Karabük’ün Endüstriyel Hafızası”nı oluşturmaya ve kamuoyunda farkındalık yaratmaya gayret ediyor.
Fabrikanın sağladığı kazanımlar konusunda, Karabük’ün yetiştirdiği kıymetli isimlerden biri olan, Demir Çelik Fabrikalarının eski teknik elemanlarından Sayın Fikret GÖKÇE’nin 03 Nisan 2006 tarihi Karabük Postası Gazetesi’nde yer alan yazısında bir fabrikayla gelen planlı şehirleşmenin nasıl bir gelişim basamağı olduğunu da kanıtlar nitelikte;
“…Karabük’ün geçmişi “ilk”lerle doludur. Okul-fabrika ilişkisinin gerçekleştirildiği, Çırak Okulu, İş ve Tekniker Okulu örnekleriyle, bugün bile çok aranan ara elemanın yetiştirilerek hemen üretime sokulduğu ilk yerdir Karabük. Kendi kıyısı olmadığı halde, turizmin “T”sinin bile bilinmediği günlerde Amasra’da deniz turizmini başlatan yöredir Karabük. Sanat ve edebiyatta çok iyi değerler yetiştirip, içinde orkestra havuzu bulunan Balkanlar’ın ve Orta-Doğu’nun en modern sinemasını hizmete sokan yerdir Karabük. … Bundan 50 yıl kadar önce Ahmet Usta mevkiinde kayak, Yenişehir’deki kortlarda tenis ve D.Ç. Spor Kulübü’nde futbol, güreş ve kılıç sporunun yapıldığı, sporda da öncü olan bir kenttir. Bugün dillerden düşmeyen “toplu konutçuluk” kavramının bilinmediği dönemlerde toplu konutçuluğu 5000 Evler’de hayata geçiren insanların memleketidir Karabük…”
Dünden yarına…
Fikret Gökçe’nin paragraflarına sığmayacak sayısız ilkin olduğu Karabük, demiryollarıyla örülen genç Türkiye’nin kralları, Cumhurbaşkanlarını, sanatkârları ağırladığı, ama en çok da halkın içinde yaşamaktan, bir parçası olmaktan gurur duyduğu bir şehir oldu. Bugün adı eskisi kadar anılmasa da Karabük, benzersiz Batı Karadeniz coğrafyasının muazzam doğasıyla çevrelenmiş, ilçelerinin arasında dünyanın en mühim ormanlarını barındıran Yenice’yi, Geleneksel Türk mimarisi ve kültürünün taşıyıcısı UNESCO kenti Safranbolu’yu, Anadolu’nun en önemli kazı alanlarına sahip Eskipazar’ı bulunduran bir yatırım alanı. Üstelik Anadolu’nun en başarılı üniversitelerinden Karabük Üniversitesi ve bünyesindeki TeknoKent ile Ar-Ge çalışmaları ve yatırımları için de artık bir durak noktası. Türkiye’nin en büyük atılımlarından olan, doğalgazın ilk ulaşacağı Filyos Limanı’na trenle ve karayoluyla yalnızca 1,5 saatlik mesafedeki Karabük, dün olduğu gibi yarın da ülkemizin ağır sanayisine, Ar-Ge yatırımlarına ve gelecek inşasına zemin olmaya devam edecek.
Bu nedenle; 1937’de temelin atıldığı 3 Nisan tarihinin Ağır Sanayi Günü olarak kutlanması ve Karabük’ün Cumhuriyetimize katkısının onurlandırılması için büyüklerimizin 70’li yıllardan bu yana dile getirdiği gibi bir kez daha çağrıda bulunmanın tam sırası.
Cumhuriyet 98. kez kutlu olsun!
Umut ve azimle nice 29 Ekimlere, 3 Nisanlara. Yarınlara!
Kaynakça:
1 Fabrikalar Kuran Fabrika. (2021, 28 Eylül). Erişim Adresi https://www.sanayigazetesi.com.tr/bati-karadeniz/fabrikalar-kuran-fabrika-h28598.html
*Arşiv fotoğrafları için Sayın Alp Kunkar’a ve fotoğrafını kullanmamıza izin veren Sayın Cemil Belder’e teşekkür ediyoruz.